5 Aralık 2011 Pazartesi

Sosyal Ticaret ve Ego Problemi

İnsanlar ne aldıklarını neden sosyal medyada paylaşır?

1968 yılında Andy Warhol, “Birgün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” dedi. Yıl 2011, sosyal medyadaki herkes sürekli ünlü. Ve her ünlü, takipçilerinin kararlarını etkileyebilmek ister. Ben övdüm diye birinin Sennheiser kulaklık alması, egom için iyi bir besin kaynağı olsa gerek.

İkinci sebep ise, sosyalleşme ihtiyacımız. İnternet’i hayatımıza entegre ettik ve en sıradan konuşmalarımızı bile sosyal medyaya taşımaya başladık. E bu durumda, az önce Fenerbahçe – Beşiktaş bileti aldığınızı neden arkadaşlarınız bilmesin ki?

Ve son olarak da havuç faktörü. İndirim/Hediye kazanmak için, markaların sosyal medya kampanyalarına dahil oluyoruz. “Bu mesajı like et, %5 indirim anında senin” Kampanya ilgimi çekiyor, dâhil oluyorum ve belki de konu ile alakam bile yok.


Düşünmek gerek... Satın aldıklarımızı paylaşırken ne kadar dürüst davranırız? Biraz abartıp, doğrudan sapma olasılığımız nedir? Ya da gerçekten aldıklarımızın ne kadarını paylaşıyoruz?

Dünya ne kadar değişirse değişsin, olup bitenler içgüdülerimizin pek de umrunda değil. Hayatta kalma, topluma kabul edilme, ideal eşi bulma ve ona kendini beğendirme gibi itici güçler var.

Kısacası, 5 liraya kulaklık almışken, sırf arkadaş çevremle uyumlu olmak için Sennheiser aldığımı yazabilirim. Böylece, sosyal ticaret (social commerce) uygulamalarının beni yanlış segmente edip, yanlış hedefleyip durmasına sebep olurum.

Yıllardır focus group, anket, vb. çalışmalarla insanları anlamaya çalışan araştırmacılar, x% hata payını kabullenmişti. Üstelik insanlar, tanımadığı insanlarla ya da tek başınayken soruları cevaplamasına rağmen. Şimdi arkadaşlarımızlayız, tanımadığımız insanlar da hakkımızda fikir edinebiliyor ve yine de 100% dürüst davrandığımız varsayılıyor. Oysa ufacık bir pembe yalan bile, sosyal ticaretin hassas çarklarına çomak sokuyor.

Sosyal ticaret uygulamalarının semantik yapısı, aklımızdan geçenleri ve hislerimizi ölçebildiği gün düzgün çalışacak. O zamana kadar, büyük umutlar beslememek gerek.

6 yorum:

Dijital Pazarlama Uzmanı Selçuk ÜNAL dedi ki...

Gizem Hanım, süper yakalamışsınız. Evet insanlar sosyal medyada kendileri farklı tanıyorlar. Ve yapay zeka programlar,arama motorları vs. tarafından farklı imleniyorlar. Bir bakıyorsunuz karşınıza bütçenize uygun olmayan ürünlerin reklamı çıkıyor. Çünkü geçen gün pahalı bir ürün aldığınızı paylaşmıştınız sosyal ağınız da:)

Dijitalist dedi ki...

Teşekkür ederim Selçuk Bey. Arama motorları için aynı fikirde değilim. Arama yaparken insanların aklında, bir ürünü satın almak veya o ürün hakkında bilgi almak var. Sistemi kandırmasını gerektiren, bunu destekleyene bir yapı yok.
Oysa sosyal medyada, olmak istediğini göstermek için uygun bir ortam var.

futbolig dedi ki...

İnsanlar sosyal ortamlarda ne kadar gerçekçi davranacaklarını bilemiyorlar.Daha doğrusu kendilerini bu ortama açmanın ne kadar güvenli olduğunu algılayamıyorlar.Bu yüzden olmak istedikleri ama aslında olmadıkları (belkide hiçbir zaman olamayacağı) kişiler olarak boy gösteriyorlar.Bence burada gerçekliği ölçmek için istenilen ile yapılanları kıyaslayabilecek bir yazılım geliştirmek.Böylece doğru hedef kitleyi bulabiliriz.

Dijitalist dedi ki...

@Serdar Düşüncelerimizi bile gizleyemeyeceğimiz bir dünyadan bahsediyorsunuz.

Dijital Pazarlama Uzmanı Selçuk ÜNAL dedi ki...

Artık en son olarak şunu eklemek istiyorum. "Ya olduğun gibi görün. Yada göründüğün gibi ol."

futbolig dedi ki...

Zaten teknolojide o yönde ilerlemiyor mu :)