27 Kasım 2011 Pazar

Bitişikteki e-Ticaretçi

2-3 yıl önce Beşiktaş’ta ihraç fazlası giysi satan Özge adında bir dükkân açılmıştı. Ne zaman önünden geçsem tıklım tıklımdı. Birkaç ay sonra her yerde benzeri dükkânlar açılmaya başladı. Esnaf muhabbetini sevdiğimden, hepsiyle biraz konuşuyordum ve hepsi, diğerlerinin tedarikçisi olduğunu iddia ediyordu. Biri, Tchibo’nun kahve konseptini bile almıştı!

Şimdi sadece bir tane var.

Benzer örnekleri herkesin verebileceğine eminim. Türkiye’de böyledir. Bir yerde birileri iyi iş yapıyorsa, o sokağa 10 tane aynı iş yerinden açılır.


Türkiye’nin son bir yıldır en büyük trend’lerinden biri kuşkusuz ki e-ticaret. Hâl böyle olunca, herkes “bitişikteki boş dükkânı e-ticaretçiye çevirmeye” başladı.

Önce private shopping, ardından grup alışveriş, bir yandan markaların sitelerine entegre ettikleri e-ticaret siteleri derken bu iş aldı yürüdü.

Markaların e-ticarete başlamaları aslında Türkiye’nin İnternet alışveriş geleceği için olumlu bir adım. Ancak, markaların bir araya gelerek oluşturdukları grupların outlet konsepti yerine, özel alışveriş kulübü kurmayı tercih etmelerine anlam vermek zor. Ellerinde büyük bir güç varken, yanlış ata oynadıklarını düşünüyorum. Üstelik bu gruplardaki markaların tek tek kendi e-ticaret modüllerini oluşturmaları da, tüketici tarafında olumsuz bir imaj yaratıyor.

Diğer tarafta, özel alışveriş kulüplerinde kampanyaları çıktığı gün, kendi e-ticaret sitelerinde fiyatları biraz daha düşük tutan markalar var. İnsanların İnternet kullanım alışkanlıklarını çözdükleri için bu markaları tebrik etmek gerek. Tabii ki insanlar, kampanyada gördükleri ürünlerin üstleri çizilmiş fiyatlarını kontrol etmek, piyasa fiyatına bakmak, tükenen ürünü başka yerden bulmak için Google’a gidiyorlar. Ama “ayak alıştırmak” için böyle fırsatlar yaratmayı etik bulmuyorum.

Markaların e-ticaret siteleri genel olarak, hızlı hazırlanan ve kullanılabilirliği düşük yapıya sahip. Bu alanda, offline mağazaları ile e-ticareti etkili ve pürüzsüz bir şekilde birleştirebildikleri için Yargıcı ve Oxxo’yu tebrik ederim. Geliştirilmesi gereken alanlar tabii ki hep olacaktır, o ayrı.

11 Kasım 2011 Cuma

AdWords ve SEO'nun Hikayesi

Klasik laftır, “Yaa zaten SEO yapmışım, mis gibi çıkıyorum. Ne diye AdWords’e para vereyim?

Öncelikle neyi bulmak istediğimizi netleştirelim. Organik ve AdWords’ten gelen trafiklerin performans karşılaştırması.

Trafik ve dönüşümleriniz istikrarlı gidiyorsa, deneme süresini bir haftaya kısıtlayabilirsiniz. Bütçeniz az, dönüşüm ve trafikleriniz çeşitli trend’lerden etkileniyorsa, sizin için güvenilir olan süreyi belirlemeniz gerekli. İlk hafta sadece organik trafik takip edin. Arama sonuçlarında organik olarak ilk sıralarda çıktığınız bir anahtar kelimeyi yakalayın ve AdWords hesabınıza bu kelimeyi negatif olarak ekleyin. Ama dikkat edin, özel seçtiğiniz bir anahtar kelimeden ilerliyorsunuz, yani tam eşleşmeli (exact match) ile negatif eklemeniz daha doğru olacaktır.

Buradaki datayı cebe koydunuz. Sıra AdWords ve organik trafiği bir arada takip etmeye geldi. Negatif eklediğiniz keyword’ü AdWords hesabınıza bu kez standart bir keyword olarak ekleyin. İkinci fazı da tamamladığınızda karşılaştırma yapabilirsiniz.

CTR (tıklama oranı), organik trafik, dönüşüm oranı değerlerini yan yana getirdiğinizde AdWords’ün gücünü göreceğinize inanıyorum.

Unutmayın:

• Ne kadar süre, o kadar kaliteli data. Eğer test süresini uzatabilirseniz, daha doğru bir yargıya varabilirsiniz.
• İki sürecin başlama ve bitiş tarih ve günlerinin aynı olmasına dikkat edin. Örneğin, iki süreç de Pazartesi başlayıp, Pazar bitmeli. Birer aylık karşılaştırma yapacaksanız, özellikle e-ticaret için Ağustos ve Eylül’ü karşılaştırmayın. Sezon, trend’ler... Online pazarlamadaki insan faktörünü gözden kaçırmayın.
• SEO ve AdWords’ü aynı anda çalıştırdığınızda, SEO tıklamalarında düşüş gözlemleyebilirsiniz. Reklamınız, organik aramaların üzerinde çıkacak. İnsanların, organik sonuçlar yerine AdWords reklamına tıklaması normal. Zaten bu sebeple de AdWords yaptığınızı unutmayın.
• Dönüşümün gerçek ölçümü için aslında 30 güne ihtiyacınız var. E-Tohum’da yaptığım ikinci SEM sunumunda detaylıca bahsettiğim conversion ile ilgili bölümü incelemenizde fayda olabilir.