27 Nisan 2012 Cuma

Online Pazarlamada Kariyer

“Online pazarlama yapmak istiyorum. Nereden başlayayım?”
“Online reklamcılık ile ilgili okumam için ne önerirsiniz?”
“Sizce dijital PR ve sosyal medya uzmanı olmak için neler yapmak lazım?”
“Ben de AdWords öğrenmek istiyorum. Ne yapayım?”

Böyle uzar gider. Bu tür sorular o kadar çok geliyor ki, belki de tek tek cevap vermek yerine Dijitalist’te yer vermek daha doğru olacak.



1990 ve sonrasında doğan dijital jenerasyon ve 1980-1990 arasında doğan (bence) dijital öncesi jenerasyonun gözü tabii ki İnternet’te. Eski jenerasyonların aksine, İnternet ve fiziksel yaşam için farklı karakterler oluşturmaya yönelmeyecek kadar İnternet’teyiz. Hayatımız İnternet ile entegre. Neden ikiye bölünelim?

Hâl böyle olunca, İnternet’in hobi değil iş olması kulağa harika geliyor. Peki gerçekten düşünüldüğü kadar keyifli mi? Aklıma gelenleri madde madde yazdım. Lütfen eklenecek bir şeyler olduğunu düşünüyorsanız değerli yorumlarınızı paylaşın.

Her sabah, “bugün hangi bilgi eskidi?” diye Reader’ınızı açmaya hazır mısınız? Kitap önerisi isteyen arkadaşlar, online pazarlama ile ilgili kitapların tüketim ömrü en çok 1 yıl. Organik ürün alsanız daha uzun gider. Maalesef ve iyi ki değişim çok hızlı. Kitapların yetişmesi giderek zorlaşıyor. Asla bitmeyen üniversiteye (çimlerde yatılmayan) hoş geldiniz.

“Ya ne yapıyorsun ki. Tweet atıyorsun, Google’a kelime giriyorsun.” Bu kadar basit bir iş yaptığınızı düşündüğünde, insanlara ne açıklayabilirsiniz? Bir zaman ailenize umutsuzca, “beni anlamıyorsunuz,” dediğinizi hatırlayın. Kariyerinizde bu hissi çok yaşayacak ama böyle dile getiremeyeceksiniz. İşte olay bu kadar basit. Şahsen umudum dijital öncesi jenerasyonda. Bizler tam da dönüşümün yaşandığı zamana denk geldiğimizden, şans ve şanssızlığı aynı anda yaşıyoruz. Ancak Outliers kitabında Gladwell’in özetle belirttiği gibi, “Başarı, çok çalışmak ve uygun zamanda dünyaya gelmek ile gerçekleşiyor.” Zaman uygun. Geriye çok çalışmak kalıyor.

Online pazarlamada kariyer yapmak isteyen ve CV gönderen birçok kişi beni çok şaşırtıyor. Sosyal medya uzmanlığı için başvuran ve kendine uzman diyen, bir tane bile sosyal medya hesabı olmayan... SEO uzmanıyım diye gelip, URL deyince far tutulmuş tavşan gibi bakan... Maalesef bu tür kişilere çok denk geldim. Sadece rastlantı olduğunu umuyorum. Online pazarlama kariyeri istiyorsanız, online varlığınız olmalı. Bu da oldukça emek gerektiren bir iş.

CV paylaşan kişilerde gördüğüm bir başka ilginç nokta ise, Türkçe kullanımı. Herhangi bir markanın pazarlama departmanında yer almak, iyi bir iletişimci olmayı gerektirir. Pazarlamada bulunan, yani işi iletişim olan, ancak düzgün Türkçe kullanamayan insanlara yorum yapamıyorum.

Pazarlama, İnternet ile birlikte özüne dönüyor. Samimi iletişim kurmak ve çalışmaların etkisini ölçebilmek gibi olanaklar yeniden gündemde. Sadece hislere ve kişisel beğenilere dayanan pazarlama planlarının ömrü bitmek üzere... Planlarınıza tabii ki tüm kalbinizle inanın. Ancak sayıları da bir kenarda tutmayı ihmâl etmeyin.

Pazarlama eskisi gibi sadece reklam veren departman değil. A’dan Z’ye her departman ile beraber çalışmak zorunda. Lojistik, IT, çağrı merkezi, satın alma... Herkesin ne yaptığından haberdar olmalı ve onlarla müşteriler arasındaki köprü görevini üstlenmeli. Kolay yazılan, zor yapılan bir iş.

Gelecekte Pazarlama Departmanı Nasıl Olmalı? yazısını okumanızı tavsiye ederim. Hangi departman için, hangi bölümlerden mezun olmak gerektiğini de açıklıyor. Ama özetle, matematiği sevmelisiniz. Ölçmeden bir adım bile atmıyoruz. Offline’ı da ölçmek için sürekli yöntemler bulmaya çalışıyor ve aramızda bunlardan bahsediyoruz. Biraz kapalı bir dünyayız aslında ama bildiğimizi saklamayız, öğrenmek için sormaktan çekinmeyiz.

24 Nisan 2012 Salı

İnternetçi'den Müdür'e Uyarı

TV büyüyor,” dedi mağrur bir ifadeyle müdür, “Daha da büyüyeceğini söylüyorlar. En büyük yatırımı TV’ye yapmalıyız, İnternet’te sadece fakir ve cahiller var.”

TV’nin büyüyeceğine inanan gelenekselciler için, bir İnternetçi’nin uyarısıdır bu yazı.




Ne demiş o müdür, bakalım.

1. “TV büyüyor, en büyük yatırımı TV’ye yapmalıyız.” :

Her yıl geleneksel bir mecrayı daha geride bırakan İnternet, şu sıralar gazetelerin ensesinde. Geriye sadece TV kaldı. İnternet’in birinciliğine en çok 3 yıl veriyorum. Deyim yerinde: Buraya da yazıyorum.

İnternetsiz ve cep telefonsuz dünyayı tanımayan, tablet kullanmaktan kitap sayfası çeviremeyen dijital jenerasyon geliyor. Kendisine özel hâle getiremediği mecrayı yok sayacak. İnternet’i, hayatının her yerine taşıyacak.

TV büyüyecekmiş. Düşünün ama seslendirmeyin. Kendinize güldürmeyin.

2. “İnternet’te sadece fakir ve cahiller var.” :

Sevgili müdür ve benzerleri, eminim çocuğunuz vardır. Onu evde bırakıp gittiğinizde, bilgisayarı TV’ye bağlıyor haberiniz olsun. Önceden belirlenmiş yayını yüzünden TV’ye gıcık oluyor. Büyüdüğünde kendi evini akıllı teknoloji ile dolduracağını hayal ediyor. “Benim çocuk diye söylemiyorum, vallahi pek zeki” dediğiniz çocuğunuza cahil demeyin, kendinizi yakarsınız.

Müdürün dilinden konuştuktan sonra şimdi de İnternetçi olarak konuşayım. 2010 Türkiye İnternet Kullanım Trend’leri yazımda paylaştığım gibi, yapılan araştırmanın sonucu diyor ki: “İstatistikler, eğitim seviyesi ile İnternet kullanımı arasındaki doğru orantıyı yansıtmaktadır.” Türkçe meali, “Eğitim seviyesi arttıkça, İnternet kullanımı da artar.” Bence meali, “Cahil adamın İnternet’te işi en fazla Facebook ve MSN’dir.”

Gelelim fakirliğe... Maddi durumu yetersiz olan insanlar da İnternet kullanıyor, doğru. Bilgiye erişmenin sınıfsal ayrımı olmaz. Ama unutmamak gerekir ki; Google’da arama yapan, e-ticaret kullanan, Twitter’ı takip edenler de İnternet’te.

İnternet, hiçbir mecrada olmadığı kadar teknik bilgi gerektiren bir yer ve bilgiler sürekli eskiyor. Dışarıdan bakıldığında, nereden başlayacağını bile karıştırabiliyor insan. Ama her konuda bilgiyi barındıran İnternet, kendisini öğrenmek isteyen pazarlama insanlarına son derece cömert davranıyor. Ayrıca etrafınızdaki İnternet’ten anlayan yeni nesile soru sormaktan çekinmeyin.

Müdür, senin için üzülüyorum ama elimden bundan fazlası gelmiyor.