27 Temmuz 2014 Pazar

Heavy User'ın Türkçesi Nedir?

Plazalarda her yıl, hasbelkader bir pazarlama terimi dillere dolanır. Tam olarak ne anlama geldiğini bilmese de; IT'den kurumsal iletişime kadar herkes cümle içinde bunu kullanmaya başlar. Muhteşem Yüzyıl izlemeyerek sosyal muhabbetlerin, yılın anahtar kelimesini bilmiyorsanız uzun ve verimli(!) toplantıların silik karakteri olursunuz.

Bu yıl şu zamana kadar en çok duyduğum ve dergilerin en çok yazdığı terimi biraz irdelemek istedim: Heavy User - Light User

Özellikle e-ticaretin bel kemiğini oluşturan "plaza kadınını" tanımayan kalmamıştır herhalde. Bu persona, kadın hedef kitlesi olan e-ticaret markalarının temel hedef kitlesidir örneğin.

Plaza Kadını ve Tech Savvy (aslında Teknoloji Meraklısı diyebiliriz) segmentleri, neredeyse tüm e-ticaretin odağı ve heavy user olarak tanımladıkları gruplar. O kadar radardadırlar ki, mevcutta başka segment'lerden oluşan bir müşteri portföyü bile olsa, onları yok sayarak yine bu segmentler hedeflenir.

Heavy user'lara işçi arılar; light user'lara da ateş böcekleri diyebiliriz. Haliyle bir yanıp bir sönen ateş böcekleri bahçeyi aydınlatsa da, herkesin gözü kovanlardadır. Oysa marka başına düşen işçi arı sayısı genelde azdır. Ateş böceği ise, oldukça fazladır.

"Ne yani şimdi herkes bizden sadece bir kere mi alsın?" diyerek, bu sava karşı çıkacaksınız. Aslında siz ne yaparsanız yapın, müşteri dağılımınızı radikal bir oranda değiştiremeyeceksiniz demek istiyorum. Çünkü araştırmalardan çıkan sonuç bize gösteriyor ki;
Bir markanın heavy ve light user dağılımı, markanın müşteri sayısı arttığında da aynı oranda kalır. Kullanıcı için bir markadan bir defa ürün/hizmet satın almak önemli bir mesele olmasa da, benzer kullanıcıların (ateş böceklerinin) toplam satın alma işlemleri bir marka için önemli bir hacim sağlamaktadır.
Yani marka yöneticilerinin yok saydığı light user'lar, genelde gemiyi yürütenlerdir.

Tabii ki sadık müşterilerden oluşan bir segment oluşturma hedefinizi terk etmeyin. Ama light user'lara yoklarmış gibi davranmak, markayı büyütmenizde büyük engeldir.

Kaynak: Romaniuk, J. (2011). Are You Blinded by the Heavy (buyer) - or are You Seeing the Light?

13 Mayıs 2014 Salı

Kullanıcı Deneyimi 5 Noktada Nasıl Geliştirilir? (devam yazısı)

Önceki yazımda, kullanıcı deneyimini geliştiren 5 unsurdan bahsetmiştim. Ek 5 madde ile temel bir kullanıcı deneyimi analizi yapmış olacaksınız.

Kaldığımız yerden devam.

6. İletişim sayfası: Ziyaretçileriniz gerek güvenilirlik sebebiyle, gerekse ihtiyaç duyulduğunda karşısında kimlerin olduğunu bilmek ister. Mobil kullanıcılar ve düşük hızdaki bağlantıları da dikkate alarak mümkün olduğunca metin formatında iletişim bilgileri paylaşılmalıdır. Kolay ulaşılabilir bir yerde olması önemlidir. Birçok e-ticaret sitesi, özellikle telefon numarasını bu sebeple header'da (sitenin en üst alanında) bulundurur. Örnek için Zappos ve GoDaddy'i inceleyebilirsiniz.

7. Hakkında sayfası: Özellikle siteyi ilk defa ziyaret eden ve e-ticaret sitesi ise, güvenli bir alışverişten emin olmak isteyenler; hakkında sayfasını görmek isteyecektir. Kolay ulaşılabilir bir yerde olmasına özen gösterin. Kısa bir metin, gerekliyse birkaç link ve mümkünse fotoğraf (stock değil) yeterlidir.

8. Ana sayfa: Fiziksel dünyadaki dükkan vitrini olarak düşünebilirsiniz. Nasıl ki vitrine bakan bir kişinin 5-10 saniye arasında dükkana girmesi beklenirse, ana sayfa da ziyaretçiyi sitenin "içeri" çekebilmelidir.

Fırsat ürünleri ve yeni gelen ürünler, fiziksel vitrinlerin ön bölümünde yer alır. e-Ticaret siteniz varsa, bu alışkanlığı sürdürün. Özel ürünler mümkünse above the fold'da (scroll yapmadan görünen alan) kalmalıdır. İçerik üreten bir siteniz varsa, özel içeriklerin ana sayfada yer aldığından emin olun.

Şirket logosunun sol üstte yer alması beklenir. Ana sayfa dışındaki sayfalarda logoya tıklandığında, kullanıcının ana sayfaya yönlendirilmesi de diğer bir alışkanlıktır.

9. Site renkleri ve font: Kullanılan renkler uyumlu ve okunabilirliği kolaylaştırmalıdır. Font ise çok küçük ya da büyük olmamalıdır. Mobil cihazların ekranları ve farklı boyutlardaki laptop/desktop ekranları, siteyi farklı formlara sokar. Bu farklılığı destekleyen font ve renkler seçmeye dikkat edin.

10. Yazılar: Sosyal medyanın evrimine bakınca, yazıların kısalıp görselliğin arttığını fark edersiniz. Ziyaretçiler bir an önce ilgili sayfayı bulmak ister. Don't Make Me Think kitabında Steve Krug, "Yanlış bir sayfaya gitmenin bedeli yoktur. Sadece geri tuşuna tıklarsınız. Bu sebeple kullanıcılar, metinleri uzun uzun okumaz," der. Birkaç kere beklentisi dışında bir sayfaya giden ziyaretçi tabii ki sonunda siteden çıkacaktır.
Kısa ve net metinlerle, mümkünse görseller de kullanarak ziyaretçiyi doğru sayfaya yönlendirin.

20 Şubat 2014 Perşembe

Anlayamazsınız - Türkiye'de e-Ticaretin Geleceği

Birçok sektörde adettir. Yılın başında öngörüler, sonunda da değerlendirmeler yapılır. Birçoğu tutmaz. Ama geriye dönüp bakılmaz da.

Google'da e-ticaret markalarının hesap performansı ve optimizasyonundan sorumluydum. Çalışmaya başladığım dönem, özellikle private shopping sitelerinin kurulmaya başladığı zamanlara denk gelir. Google ürünlerine entegrasyonları ve reklamların kurgulanmasında birçok ajans ve marka ile birlikte çalıştım.

O zamanlar e-ticaret oldukça bâkir bir sektördü. Tüketiciler deneme alışverişler yapıyor ve çevreleriyle bunu konusuyordu. Özel alışveriş kulüpleri, üyelerine kendilerini özel hissettiriyordu çünkü sadece üyeler ürünleri görebiliyordu. Limango, "neden üye olmak istiyorsunuz?" diye soru soruyordu, hemen üye olunmuyordu. Cevapları okuyorlar mıydı emin değilim, bir süre sonra üyelik tamamlanıyordu.

Kadınların e-ticarete alıştıkları bu süreçte, standart e-ticaret siteleri ve listing siteleri de kadınları hedeflemeye başladı.

"Bir kadını on kişi ister, biri alır" misâli, herkes meşhur "plaza kadınını" ve "Anadolu kaplanının eşini" daimi müşterileri arasına katmaya çalıştı. Çalışıyor.

Marka fakiri bir ülkede, İnternet'te markalarımız olur diye düşünürken; indirimler, fırsatlar birbirini kovaladı.

e-Ticaretçileri bir araya getiren kuruluşlar, henüz sektöre yatırım yapılması gereken dönemde olduğumuzu anlatmadı. Birlikte hareket edilmesi gerekiyordu. Pasta büyürken rekabetin bu kadar sert olmaması gerektiği markalara sürekli hatırlatılmalıydı.

Kodlarımıza işlemiş olsa gerek, dükkan alışkanlıkları sürdürüldü. Bir site değil, bir marka olunduğu ve markanın uzun vadeli yatırımlarla, fırsatlardan uzak durarak yaratılabilecek bir değer olduğu yok sayıldı. (Tüm siteler için söylemiyorum tabii ki. Bu tuzağı fark edip, algısını koruyarak hareket etmeyi seçenler de yok değil.)

Fırsat dünyası haline gelen Türkiye e-ticareti, Silikon Vadisi'ni "yakından" takip ederken; Amazon tüketicileri ile ilgili bir araştırma yayinlandi. Amerika'da lüks tüketimi yapan varlıklı segmentin 70%'i, son 12 ayda Amazon'dan alışveriş yaptığını belirtmiş.

Marka olmak o kadar büyük bir güç ki, Amazon kullanıcılarının 29%'u Amazon Prime üyesi. Yani herhangi bir ürün almadan, hizmeti satın alacak kadar Amazon'a bağlanmış.

2014 için, mevcut sıkıntılı ekonomi şartlarında tek öngörüm var: Birlikte hareket etmeye ve "ucuz" değil "ayrıcalıklı" olmaya odaklanılmalı. Aksi durumda 2014, günü kurtarma yılı olacak.

Amazon ile ilgili araştırmanın kaynağı: Lüks Tüketim Alışkanlıkları. Shullman Research Center, Aralık 2013.