9 Şubat 2013 Cumartesi

PR, Pazarlama Ekibinin İşi midir?

Dergi, gazete, televizyon, sosyal medya, bloglar ve giderek genişleyen bir alanda PR'cıların işi giderek zorlaşıyor.

PR denilince akla, marka ve PR ajansından çıtı pıtı güzel ve süslü kızların, etkinliklerden etkinliklere gitmesi ve markadan bahsetmesi geliyor değil mi? Belki eskiden öyleydi, ama işler değişti.

Sosyal medya sayesinde her şeyin hızla yayıldığı bir dönemde, PR gibi kritik bir konuyu "Pazarlama halleder canımmm" diye, birkaç kişinin sırtına yüklemek oldukça nostaljik bir yaklaşım.


Bugün iç mimardan insan kaynakları departmanına, çaycıdan lojistik çalışanlarına, pazarlamacılardan çağrı merkezine kadar herkes ama herkes PR'dan sorumludur!
  • İç mimar: Google ofislerinin ne kadar çok mecrada yer aldığını düşünün. Mecraların (ister tek kişilik medya şirketi sayabileceğimiz blogger'lar, ister gazete olsun) ihtiyacı, takipçilerinin ilgisini çekecek içerik bulabilmek. Sıradışı bir ofis, olumlu haber yaratma potansiyelinin yanı sıra, zamana karşı meydan okur. Pinterest jargonuyla, sürekli repin edilebilir. Yani birileri hep o güzel ofisten bahsetmeye devam eder.
  • İnsan Kaynakları Departmanı: Farklı ve günümüze yakışır bir işe alım süreci, başvurulara gönderilen cevaplar, vb. birçok konu; olumlu içerik oluşmasını sağlayabilir. (Başvurulara cevap verilmemesi de bir o kadar tehlikeli. Pazarlama departmanı, marka ile takipçiler arasındaki duvarları üslubuna uygun kaldırmaya çalışırken, İK'nın soğuk duruşu birbiriyle çelişkili ve tehlikeli)
  • Çaycı: Malum dönemimizde tüm meslekler aşırı kibarlaştırılarak söyleniyor. Çaycılığın böyle bir ismi varsa bilmiyorum, kusuruma bakmayın. Asıl meseleye gelirsek, toplantılara gelen tedarikçi ve iş ortaklarınıza çay ikram eden kişilerin giysileri ve kişisel bakımında problem varsa; bunun dışarıda konuşulacağından emin olun. Ofisin herhangi bir yerinde, herhangi bir seviyede insana ikramda bulunacak ve o kısa sürede markanızı temsil edecek kişilerin, markanıza yakışması gerekir.
  • Lojistik çalışanları: Markafoni'de bizim grubun lojistik şefi olan arkadaşım Hakan, paketlerin düzenine karşı o kadar hassastı ki; sosyal medyada sıkça övgü alıyorduk. e-Ticaret markasıysanız, lojistik departmanınızın müşteriye en yakın kişiler olduğunu unutmayın.
  • Pazarlamacılar: Bundan kaç yıl önce sosyal medyanın aslında PR olduğunu söylediğimde, şaşkınlıkla bakılırdı. PR, geleneksel mecra ile ilgilenirdi. Sosyal medya ile, departmanın stajyeri. Sosyal Medya ve PR Sorumlusu olarak açtığım title ile ekibimde iki kişi çalıştı. Hem geleneksel ile hem de dijital ile ilgilendiler. Çünkü her iki taraf da sizden içerik istiyor, bir farkları yok. Diğer bir konu ise, pazarlamacıların title'dan bağımsız PR bilincine ve sorumluluğuna sahip olmaları gerekliliğidir. Eskiden öyleydi belki ama artık bu iş tek kişilik değil.
  • Çağrı Merkezi: Zappos'un kurucu ortaklarından Tony Hsieh'ın Mutluluk Dağıtmak kitabını okumayanlara öneririm. Çok net anlatılıyor. Tıpkı lojistik gibi, çağrı merkezi de müşterileriniz ile en yakın temasta olan kişilerdir. Sıradan bir çağrı merkezi deneyiminin dışına çıkıldığında, müşteriler karşılarında ete kemiğe bürünmüş gerçek insanlar olduğunu hissettiklerinde marka sadakatinin artacağından emin olabilirsiniz.
Şirket geneline bu bilinci yerleştirmek pazarlamanın sorumluluğundadır. Tabii önce bu bilince sahip bir pazarlamacı bulmak gerekir.