6 Şubat 2012 Pazartesi

Pazarlama Kanalları Sunumu - Dijital PR

Bu sunum, Bilgi Üniversitesi - Sosyal Medya Uzmanlığı 1. sertifika programında kullanılmıştır.

3 yorum:

ilkaykurtulus dedi ki...

Merhaba Gizem Hanım;
e-marketing’e merak sardığımdan beri sizin gibi konuyla ilgili insanları yakından takip etmeye ve söylenenleri can kulağıyla dinlemeye başladım. Sizinle tanışmam bu yorumu yapmamdan 8 veya 10 saat önce e-tohum’un 2011 yılında ki toplantısında yapmış olduğunuz sunumu izlememle oldu. Öncelikle size teşekkür etmek isterim gerçekten ne kadar çok şey bilmediğimi gösterdiğiniz ve ciddi anlamda fikir verdiğiniz için. Blog’unuzda yayınladığınız sunumların da şimdilik bir kısmını dikkatle inceleme fırsatı buldum. E-marketing’e olan bakış açımı genişletmeme yardımcı ve kendi başıma düşünmeye çalıştığım bi çok şeye de ciddi anlamda cevap alabildiğim sunumlar oldular. Pazarlama kanalları isimli sunumunuzda hiç bu açıdan düşünmediğim ve gördüğümde beynimde şimşekler çakan Gen-D kavramı yüzümde ufak bir tebessüm yarattı. Bundan önce offline pazarlama kullanılmadan bir marka oluşturulsa da o markaya “Kaliteli” imajı verilemeyeceği gibi bir düşüncem vardı. Çünkü ben bir Gen-D olmadığım için onlar gibi bakıp, onlar gibi düşünemiyorum. Belki evet bu kavramı tanımlayan ilk kişi değilsiniz ancak en net anlatan kişisiniz diyebilirim. En azından benim için. Pazarlamanın “P” lerini kullanabileceğiniz ufku ve çizgisi olmayan bir sektörde sizin sayenizde fark ettiğim çok fazla eksik noktam olduğunu fark ettim. E-marketing; çok değil yakın bir geçmişte merak sardığım bir sektör konumunda benim için. Klasik pazarlamaya yani reel dünya insanına, sabah kalkıp işine gidene, hasta olup evinde oturana, haftasonu tatil veya gezi planı yapana sunulan ki burada “kalıp pazarlama” kavramı diye bişey uyduracağım işte bu tür pazarlama faaliyetlerine çok da yabancı değilim. Az önce ki satırda sosyal davranışlarını sıraladığım insanlar klasik marketing taktikleriniz ve rutin sürdürdüğünüz faaliyetleriniz varsa ve siz o insana tatile gittiğinde veya hasta olup sokağa çıkamadığında dokunamıyorsanız potansiyelinizi kaybediyorsunuz demektir. İşte bu noktada e-marketing beni cezbeden bir sektör heline geldi ancak kendimi geliştirmem için çok ama çok fazla şey görmem gerekiyor sanıyorum, bunu da sizin e-tohumda gerçekleştirmiş olduğunuz sunumda fark ettim. AdWords, SEM, SEO vs. ve birde bunların sonucunda pazarlamanın belkide en önemli parametreleri yani “yaptık ya da yapıyoruz ama noluyo” kısmı, kısacası analizler. PR takibi için çok güzel açıklamışsınız ücretsiz programlar (google trends, google analytics gibi) şeklinde. Lafı fazla uzattım biliyorum ancak sizden bir konuda fikir almaya ihtiyacım var. Bu alanda yani e-marketing alanında kendini geliştirmek isteyen biri olarak; iyi bir e-marketer olabilmek için nereden başlanmalı? Ve nasıl bir yol izlenmeli? Size tekrar ve tekrar çok teşekkür eder ve çalışma hayatınızda başarılar dilerim.

Dijitalist dedi ki...

Merhaba İlkay Bey,

Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, faydalı olabildiğime gerçekten sevindim.

Üniversitelerde yaptığım konuşmalarda da sıkça sorulan bir soru bu. Aynı cevabı vereceğim. Sizin deyiminizle e-marketing, bence internetçi olmak için çok okumak gerekiyor. Her geçen gün yeni bilgi geliyor, mevcutlar geçersiz hâle geliyor. Sürekli üniversitede gibi olmak gerek.

Yapısı itibariyle İnternet, bir yerden başladığınızda sizi ilgili başka noktalara taşıyacaktır.

ilkaykurtulus dedi ki...

Değerli cevabınız için teşekkür ederek başlamak isterim Gizem Hanım;

Verdiğiniz cevaba tüm samimiyetimle katılıyorum okumak, araştırmak ve bunların yanında yenilikçi olmak kesinlikle öncü vasıflardır. Siz bu sektörün içerisinden biri olarak şu anda görev yapmakta olduğunuz marka çatısı altında beraber çalışmayı hedeflediğiniz marketer profilinde “olmazsa olmaz” diye nitelendirdiğiniz bir özellik veya yetkinlik var mıdır? Farkındayım sormaya çalıştığım şey aranan niteliklere göre değişkenlik gösterebilecek unsurlar içermekte ancak cevabınız; nelere focuslanmam gerektiği konusunda bana genel bir bilgi verecektir. Ben, bulunduğunuz sektöre aşırı bir ilgi duyuyor olmama rağmen hiç bir deneyim sahibi olmadan belirttiğiniz şekilde okuyup araştırarak sahip olduğum bilgiyi belli bir noktaya taşımaya çalışıyorum. Bu bilgi birikimi tecrübeyle harmanlanmadığı zaman yani siz ne bildiğinizi, ne yapabileceğinizi gösteremediğiniz zaman, ilgi duyduğunuz şey profesyonel yaşantınızdan ziyade sizin hobiniz haline geliyor. Diğer bir yandan, bu hobimi nasıl profesyonel yaşantım haline getirebilirim bunun da cevabını aramaktayım. Merak ettiğim konulardan biri background’un önemi. Bu sorudan kastım sektörel tecrübeden daha çok üniversitede okuduğunuz bölümün önemi. Bu noktada iş verenlere nasıl yaklaşmak veya dokunmak gerekiyor açıkcası kafamı kurcalayan bir diğer soru işareti de bu. Vereceğiniz cevaplar eminim benim gibi cevap arayan bir çok insana da ip ucu verecek ve haritaya nasıl bakmaları gerektiğini gösterecektir.

Şimdiden teşekkür eder, iyi günler dilerim.