21 Kasım 2012 Çarşamba

Lüks Marka Yönetimi 101

Lüks marka yönetimi ile ilgili daha önce yazdığım iki yazıyı kısaca özetleyerek devam edeceğim.
Lüks markalar, doğaları gereği rakiplerine göre konumlanmıyor. Her marka, kendine ait bir tarz ve bu tarzı yansıtmak isteyen müşterilerinden oluşuyor. Mevcut ve potansiyel müşterilerinin İnternet'te olmadığına kanaat getiren pazarlama ekipleri; markalarının online varlığını kaderine terk ediyor.


Peki lüks marka yönetiminde pazarlama ekipleri, dijital pazarlamaya nasıl başlayabilir?

  • Herhangi bir sektörden, herhangi bir markaya ilk önerilenlerden biri blog açmaktır. Genelde bu yaklaşımı doğru bulmuyorum. Ama konu lüks olduğunda, müşterisi olsun olmasın birçok insanın o markaya yakın durmak istediği bir gerçektir. İnternet'te marka hakkında bir şeyler arayan insanlara, markanın kendi oluşturduğu içeriği sunması dijital PR ve SEO açısından isabetlidir.
  • Lüks markalar trend'leri belirler. Trend'ler siteden ve blogdan paylaşılabilir. Böylece marka, yarattığı trend'leri online'da da sahiplenmiş olacaktır.
  • Önceki yazımda da belirttiğim gibi, lüks markalar ünlüler gibidir. Takipçileri onunla konuşmak ister. Diğer markalarla karşılaştırıldığında bu, büyük bir "lüks". Sosyal medyada birebir iletişimin gücünü kullanmak, dijital pazarlamada marka için önemli bir fırsattır.
  • Sosyal medya ayrıca güvenlik sübabıdır. Başkalarının markayı sahiplenip, marka adına konuşmasını engeller. İyi niyetli olsa bile, marka adına konuşanlar aslında önemli bir risk de oluştururlar.
  • Marka hakkında oluşan içerik takip edilmelidir. Özellikle olumsuz içerikleri erken tespit etmek, online PR ve devamında da geleneksel PR açısından hayat kurtarıcıdır.
  • Kısıtlı üretilen ürünler hakkında bilgi paylaşmak  ve  sadece İnternet'e özel üretilen koleksiyonlara yer vermek de İnternet'te etkin çalışmalardır.

15 Kasım 2012 Perşembe

Trafik Asansörde Başlar

Geçen Pazar (yani 11 Kasım 2012) Özyeğin Üniversitesi'ndeydim. İstanbul Startup Weekend'e katılan girişimleri değerlendiren jürideydim. 11 girişimden 3'ünü seçtik. Birinci olan girişim, Türkiye'yi yurtdışında da temsil edecek.


Girişimler, elevator pitch (yani bir yatırımcıyla asansörde karşılaşıldığında o kıymetli 2 dakikada iş fikrinizi anlatıp, yatırım yapması için o kişiyi ikna edebilecek konuşmayı yapmak) formatında anlatıldı. 2 dakikada projeyi anlattılar, ardından 2 dakika sorularımıza yanıt verdiler.

11 girişimin ortak eksikliği dikkat çekiciydi. İnternet girişimi olmalarına rağmen, hiçbiri nasıl trafik sağlayacaklarını tam olarak anlatmadı. Pazarlama açısından değerlendirmek için jürilik yapıyordum, biraz daha genel bakmak durumunda kaldım bu sebeple.

Diğer bir saptamam ise, girişimlerin bazılarının Türkiye'ye ve Türk insanına uymamasıydı. Burada girişimleri tek tek değerlendiremeyeceğim için, merak edenlere video kayıtları bulmalarını öneririm.

Özetle, İnternet girişimcilerine iki nacizane önerim var:

  • İnternet'te pazarlama eşittir trafik demek. Pazarlama bu işin kalbi. Planlarınıza dahil etmeniz sizi güçlü kılacaktır.
  • Türkiye'de olacaksanız, buranın insanlarına hitap ettiğinizi unutmayın. Girişimci değilim, işin sadece pazarlama kısmından anlıyorum. Ama "hitap etmek" zaten, İnternet'te büyük oranda pazarlama demek. Girişim planlarınızda, İnternet ve yaşama dair alışkanlıkları göz ardı etmeyin.


Herkes Bildiği İşi Yapsın

Halk arasında "Google'da ilk sayfaya bedava çıkma" olarak bilinen SEO, Türkçe mealiyle Arama Motoru Optimizasyonu'dur.

Yani websitenin altyapısını, linklerini ve içeriğini düzenleyerek; arama motorlarının (Google, Yandex, Bing, vb.) kolayca tarayabildiği bir site haline getirmektir. Böylece website, organik dediğimiz doğal arama sonuçlarında ücretsiz yer alır.

Search Engine Optimization için ajansla ya da danışmanla çalışılabilir, ya da pazarlama ekibinde SEO uzmanları yer alır.

Buraya kadar ideal dünyayı anlattım. Şimdi gerçek hayata geçiyorum.


Bu hafta bir ajanstan aradılar. Sesi prezentabl bir hanımefendi, "Google'da aradık, ilk sayfada çıkmıyorsunuz. Sizi 1 ay içinde tüm aramalarda ilk sayfaya çıkarabiliriz," dedi. Sağ olsun.

Biraz SEO bilenler, ne kadar eğlenceli bir telefon görüşmesi yaptığımı tahmin etmiştir. Yine de operasyonumu yapayım:
  • "Google'da aradık." > Neyi?
  • "İlk sayfada çıkmıyorsunuz." > Hangi sözcüklerde?
  • "1 ay içinde ..." > 1 ay, SEO dünyasında geçerli bir süre değildir.
  • "Tüm aramalarda ..." > Misal, adam "çaydanlık" arasa da çıkacak mıyım?
Lütfen herkes bildiği işi yapsın.